YARI İLETKEN
TEKNOLOJİSİ
(Dijital Bilgi Toplumu Projesi)
Derleyen
Av. Yakup PEKEL
ÖNSÖZ:
Ülkemizde
yarı iletken teknolojisinin, "dijital bilgi toplumu" olma yönündeki stratejik hedefte
temel, vazgeçilemez bir teknoloji olduğunu tartışmasız kabul etmek gerekir.
Güneş enerjisinden elektrik elde etmede ve dijital aygıtlarda kullanılan yarı
iletkenlerin, ithalat yoluyla değil, bizzat ülkemizde üretilerek kullanılması
hayati derecede ulusal bir gereksinimdir. Diğer bazı ülkeler yarı iletken teknolojisine
daha önce geçmiş ve bu malzemeyi çok ucuza elde etmeyi başarmış olsalar bile.
Elinizdeki
bu çalışmadan da anlaşılacağı gibi, yarı iletken malzemenin üretilmesi zor ve
karmaşık olduğu kadar yeni teknolojiler de gerektirmektedir. Ancak Türkiye’nin
geldiği teknolojik seviye ve yetişmiş insan gücü bunu başarabilecek düzeydedir.
Yine
anlaşılacağı üzere yarı iletken malzemenin ihtiyaç duyduğu temel girdi
“silisyum”dur. Silisyumun yanında “germanyum” elementi de kullanılmaktaysa da
germanyum’un doğada çok az bulunuşu ve elde edilmesinin zorluğu karşısında
silisyumdan daha verimli olmasına rağmen silisyum elementi yarı iletken
malzemenin temel girdisi özelliğini korumaktadır.
Silisyum
tabiatta oksit halinde bulunmaktadır. Oksit halindeki silisyuma KUVARS
denilmektedir. Ülkemiz kuvars madeni yönünden oldukça zengin yataklara
sahiptir. aşağıda bu yataklarla ilgili derlediğim bilgileri verdim.
Maden/cevher
zenginleştirme mühendisliğinden beklenen, kuvarsı, yarı iletken teknolojisinde
kullanılabilecek %99.98 saflıkta silisyum elementinin elde edilmesini
sağlayacak üretim modelini ortaya koymasıdır.
Öncelikler silisyumun
üretimi, daha sonra metalurji, kimya, fizik, bilgisayar ve bunun gibi diğer
mühendislik dallarının işbirliği ile bu hayati malzeme elde edilebilecektir.
Hedef, ilk önce saf silisyum elde
etmektir. İkinci aşama daha az kalitede yarı iletken kullanabilen güneş
enerjisi elde etmede kullanılan yarı iletkenleri üretmek, en sonunda da dijital
aygıtlarda kullanılan yarı iletkenleri elde etmektir.
Şimdiden bu
işe gönül verecek araştırmacılara ve sanayicilere başarılar diliyorum.
Bir avukat
olarak tamamen teknik bilgi gerektiren bu konuya ülkemizin çıkarları açısından
bakarak ilgilileri bilgilendirmek ve cesaretlendirmek istedim.
Eğer bir gün
bu süreç içinde ben de varım diyen insanlar çıkarsa ve bana da işin
organizasyonunda bir görev düşerse bu görevi seve seve yapmaya hazır ve her
türlü işbirliğine açık olduğumu buradan
açıklıyorum.
Saygılarımla.
1 Eylül
2017
Av.
Yakup PEKEL
TÜRKİYE’DE ELEKTRONİK BİLEŞENLER
SANAYİNİN ADI YOK!
Elektrik
mühendisliği, 437. sayı, Aralık 2009, EMO
Yayınları (http://www.emo.org.tr/ekler/a804e2b4b7c03e8_ek.pdf?dergi=4)
Mustafa Dayanıklı,
Elektronik Mühendisliği Meslek Dalı Ana
Komisyonu Başkan Yardımcısı
Yıllardır
Türkiye’de bileşenler sanayi kurulmalı mı, kurulmamalı mı diye tartışıladurdu.
“Matbaa kurulmalı mı, kurulmamalı mı” tartışmasından farksız olan bu konuda 3
temel görüşün mücadele ettiğini söyleyebiliriz.
Birinci
görüş; kar/zarar durumuna bakmaksızın devlet kontrol ve güdümünde elektronik
bileşenler sanayi derhal kurulmalıdır.
İkinci
görüş; belli stratejik komponentler üretilebilir, ama diğerlerinin üretimine
gerek yok, nasıl olsa birçok kanaldan istediğin miktarda ve ucuz alabiliyorsun.
Üçüncü
görüş ise elektronik bileşenler sanayinin kurulmasına hiç gerek yok, böyle
tesisler Türkiye’de zarar eder düşüncesine sahip liberallerden geliyor. Ne
yazık ki, gelinen noktada yaklaşık 30 yıldır tartışılan bu konuda liberal görüş
hakim olmuştur ülkemizde... Ne yazık ki diyoruz, çünkü elektronik sanayimiz
gelinen noktada, kendini destekleyecek bir elektronik bileşenler sanayine sahip
olmaması nedeniyle atılım yapamamaktadır. Hatta gelişen teknoloji ile yeni
komponentler tasarlayan ülkelerce diğer ülkelere satılmamakta ya da çok çok
pahalı bir bedelle ve onların izin verdiği miktarlarda ve tedarik süresinde
satın alınabilmektedir.
Elektronik Bileşenler Nelerdir? Elektronik
bileşenler deyince aklımıza neler geliyor? Temelde elektronik bileşenlerin “pasif”
ve “aktif” bileşenler olarak ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Bunların yanı
sıra mikro elektromekanik sistemler (MEMS), yazılım yüklü ya da yüklenebilen
tümleşik devreler, optik, sargılı bileşenler (bobin, trafolar vb.),
algılayıcılar, (sensörler), akustik elemanlar, resim tüpleri, elektrik
rezistansları, bağlantı parçaları, mekanik plastik ve metal parçalar şeklinde
sayabiliriz.
Pasif
elektronik bileşenleri; dirençler, kapasitörler (kondansatörler), bobinler,
kristaller şeklinde sayabiliriz.
Aktif
elektronik bileşenleri ise daha çok yapısında silikon temelli yarı iletkenler
bulunan tranzistörler, diyotlar, entegre (IC) devreler, mikro işlemcileri
olarak sayabiliriz.
Dünyada
Elektronik Bileşenler Sanayi Elektronik bileşenler sektöründe Dünya’daki durumu
özetleyecek olursak; - Uzakdoğu ülkeleri (Çin, Malezya, Güney Kore, Japonya,
Tayvan vb.) elektronik bileşenler üretiminde söz sahibidirler.
Stratejik
bileşenlerin tasarım ve buluşları çoğunlukla ABD, Japonya ve Güney Kore’den
çıkmakta, Çin ve Rusya’nın da tümleşik devre üretiminde atılım içinde olduğu
gözlenmektedir.
Dünya
yarıiletken üretiminin önemli bir bölümü silisyum temelli CMOS teknolojisiyle
yapılmaktadır. Burada teknolojinin gelişmişliğini belirten esas unsur
şekillendirme kabiliyetidir. 1990’larda mikron altı geometrilere inilmiş ve
sırasıyla 0.5, 0.35 ve 0.25 µm teknolojileri devreye sokulmuş, 2000’li yılların
başında 0.18 ve 0.13 teknolojilerine geçilmiş ve daha sonra “deep submicron”
teknolojileri 90, 65, 45 30 nm (1 µm =1000nm) geometrilerinde gerçeklenmiş ve
günümüzde endüstriyel üretimde 22 nm boyutlarına inilmiştir.
1965
yılında Intel’in kurucularından Gordon Moore’un, her iki senede birim alanında
gerçekleştirilebilecek transistor sayısının ikiye katlanacağı kehaneti, takip
eden 44 yılda doğruluğunu kanıtlamıştır. Bu şekilde tanımlanan bir teknolojik
gelişmenin önemi vurgulanıp ve insanlık tarihinde bir örneği olmadığına dikkat
çekmek gerekir.
LCD’ler
başta olmak üzere “yassı ekranların”, TV, bilgisayar vb. elektronik cihazlarda
kullanımında yüzde 90 oranına ulaşılmış durumda. Bu konuda OLED
teknolojilerinin geliştirilmesi çalışmaları yoğun olarak devam ediyor.
Dünya’da
gelişmiş tüm ülkeler ile en büyük ekonomiye sahip 10 ülke ve AB incelendiğinde
elektronik bileşenler sanayi konusunda ülkelerin her türlü devletçi, korumacı
ve destek politikaları yürüttüklerini söyleyebiliriz. Gelişmiş ve liberal
ülkeler dahi bu konuda devletçi olabilmektedir. Neden? Bir teknolojiyi üretmek
ülkeye güç verir. Onu ilk siz yaptığınızda en azından “Ben de varım”
diyebilirsiniz. Bağımlılıktan kurtulursunuz. Evet, Dünya’da küreselleşme
dayatılıyor. “İstediğim malı istediğim miktarda alırım” havası yaratıldı, son
yıllarda. Ancak 2008 yılı sonlarında başlayan küresel kapitalist sistem krizi
ile küreselleşmenin ve liberal politikaların çok iyi cilalanıp gelişmekte olan
ülkelere sunulduğu, fakat bunun yapay olduğu görülmüştür. Şimdi her zaman 3-4
haftada satın aldığınız bir stratejik entegre devreyi (IC), “Size 20 hatta 50
haftada teslim edebiliriz” demektedir. Bunun anlamı nedir? “Sen elektronik
cihaz üretme, ben üreteceğim” demekten başkası değildir. ABD kaynaklı bir mikro
işlemci kullanıyorsanız siz ABD’deki, hatta ABD devlet kurumlarında kayıtlı
oluyorsunuz, hangi elektronik bileşeni nerede ve ne kadar kullanıyorsunuz,
biliniyor! Evet, liberal görüşlü, “Türkiye’de elektronik bileşen üretimi zarar
eder” diyenler bu durumları nasıl değerlendirecekler acaba?
Ülkemizde
Elektronik Bileşenler Sanayi “Ülkemizde elektronik bileşenler sektörü ne
durumda?” diye sorguladığımızda özet olarak şunları saptamak olanaklı: Sargılı
komponentler ile mekanik, plastik ve elektromekanik bileşenler ile baskılı
devrelerin büyük kısmı ulusal yan sanayi tarafından üretilebilmektedir. Ayrıca
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) yarı iletken tasarımı yapılmakta
elektronik topoğrafyalar hazırlanarak laboratuvar amaçlı üretim yapılabilmekte.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Ulusal Elektronik ve
Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE)-Yarıiletken Teknolojileri Araştırma
Laboratuvarı’nda (YİTAL) da askeri amaçlı stratejik silikon temelli elektronik
tümleşik devreler üretilebilmektedir.
Bunun
yanı sıra teknoloji geliştirme bölgelerinde yer alan birkaç firma mikro
elektronik bileşenler tasarım konusu üzerinde Ar-Ge çalışmaları yapmaktadır.
Orta
hacimde modern bir üretim ortamının kuruluş maliyeti 3-5 milyar dolar
civarındadır ve işletme maliyetleri çok yüksektir. İç pazarımızın bu tip bir
yatırımı ne oranda besleyebileceği araştırılmalıdır. Uluslararası piyasada yer
edinmek ise ancak uzun vadede olasıdır. Fakat yüksek teknolojide küçük çaplı
üretim yapabilecek bir pilot tesis, hem stratejik hem de endüstriyel açıdan
karlı olabilirdi. Bunun araştırmasının bile yapılmamış olması büyük
eksikliktir. Herkesin erişiminde olan standart tüm devreleri kullanarak, farklı
ve yenilikçi ürünler çıkarabilmek çok daha zordur. Bu durumda ancak bu tasarımları
yapan ya da yaptıran büyük kuruluşların izleyicisi olunabilir. Türkiye tümdevre
üretemediği gibi ürettirmiyor da! Endüstrimiz, “uygulamaya özel” tümdevre
yaklaşımının getireceği avantajlardan habersizdir. Bunun en önemli nedeniyse
tümdevre topolojilerinin gerektirdiği mühendislik bilgisinin ve kültürünün
yerleşmemiş olmasıdır.
Günümüzde
standart tümdevreleri PCB üzerinde iletken bakır yollarla birbirine bağlayarak
teknolojik gelişiminin sağlanmasını beklemek hayalden öteye gidemez. Bu durum
ülkemizdeki tüketici elektroniği alanında çok açıkça görülmektedir. Ülkemizin
güçlü olduğunu sandığımız tüketici elektroniği sektöründe belli bir kalemde
ihracat gelirinin dörtte üçü bileşen maliyeti olarak yurtdışına ödenmekte, geri
kalan bölümden üretim maliyetleri düşülmekte ve sonunda sınırlı bir karla
yetinilmektedir. Özellikle stratejik elektronik bileşenler tasarlanması
konusunda ülkemiz, ihtiyaç duyulabilecek insan kaynağına sahiptir. Ayrıca
yurtdışında önemli sayıda Türk mühendis ve akademisyen tümleşik devre/yonga
tasarımı konusundaki şirketlerde ve üniversitelerde çalışmaktadır. Ülkemizde
elektronik bileşenler üretilmesi konusunda kamu kuruluşu olarak oluşturulan
Testaş, Erzurum, Aydın ve Ankara tesislerinde hem elektronik bileşenler hem de
elektronik cihazlar üretmek üzere planlanmıştı.
Testaş’ın
ülkemizin komponent üretiminde öncü kuruluşu iken, özelleştirme sonucu zarar
ettirilip kapanması ile başka bir plana kurban edildiğini söyleyebiliriz.
Egemen güçlerin Türkiye’de elektronik bileşenler sanayinin kurulmasını arzu
etmediklerinin en güzel delili Testaş- Aydın Elektronik Bileşenler tesislerinin
yok edilmesidir.
2004
yılında sonuçlanan TÜBİTAK Vizyon 2023 projesi kapsamında oluşturulan, Bilgi
İletişim Teknolojileri Paneli sonuç raporunda, ülkemizin elektronik bileşenler
konusunda teknoloji öngörüsü şu şekilde belirtilmiştir: “Ağırlıklı olarak
sayısal tümdevre ve MEMS tasarım ve üretim alanlarına odaklanmış olan faaliyet
alanı, rekabetçi firmaların olmadığı
(‘yok’),
Ar-Ge altyapısı ve yenilikçilik yaklaşımlarının ‘zayıf’, araştırmacı
potansiyeli ve temel bilimlerde yetkinliğin ‘yeterli’ olduğu gözlenmektedir...
Bu
alanda nitelikli katma değer yaratmamızı sağlayacak bileşenlerin (komponent)
hangileri olacağı üzerine yapılacak derinliğine (dikey) bir çalışma, ülkemizi
bu alanda ‘tanımlananı yerine getiren’ konumundan çıkarıp, ‘belirleyici’ konuma
taşıyarak, küresel pazarda ilk akla gelen birkaç ülke arasında yer almamızı
sağlayacaktır...”
Bu
saptamaların yapıldığı Vizyon 2023 projesi maalesef hayata geçirilmemiştir.
Türk Elektronik Sanayicileri Derneği’nin (TESİD) “Elektronik Sanayi
Almanağı-2009” yayını Bileşenler Alt Sektörü incelemesinde ise “Dünyada ancak
birkaç ülkenin tutunabildiği ve teknolojinin sürekli değiştiği tümleşik devre
tasarımı ve üretimi konusunda başarı sağlamak için, büyük teknoloji ve mali
birikim gerekmektedir. Bu ürünlerin dışalımı toplam bileşenlerin yarısını
oluşturmaktadır. Bununla birlikte özellikle savunma sistemlerinde kullanılan
algılayıcılar veya bu amaçla üretilen ve kritik teknolojiler gurubuna giren
mikroelektronik elemanların ülkemizde üretilmesinin rasyonel olacağı ve bu
alanda bir açılım yakalamanın mümkün olduğu düşünülmektedir” saptaması da
değerlendirmeye alınacak niteliktedir.
Sonuç:
Türkiye’de tüm tartışmalar bir tarafa bırakılarak, devlet destek ve güdümünde karma
yapıda (özel+kamu) elektronik bileşenler sanayi derhal kurulmalıdır. Bu konuda
bir an bile tereddüde gerek yoktur. Eğer
ülkemiz bilgi teknolojilerini sadece kullanan olmayacaksa ve sanayi toplumundan
bilgi toplumuna geçecekse elektronik sanayi ve onun dinamik destekleyicisi
elektronik bileşenler sanayi Türkiye’ye özgü bir model oluşturularak ele
alınmalıdır. Bu konuda EMO’nun “Türkiye’de elektronik bileşenler
sanayinin kurulması” konulu bir kongre düzenlemesine ve konunun bir dava konusu
haline getirilerek, sürekli izlenmesine ihtiyaç çok büyüktür.
Türkiye’de
“elektronik bileşenler sanayi” adı var olmalıdır.
Yararlanılan Kaynaklar:
1. Türkiye’de
Elektronik Devre Elemanları Sanayi Soruşturma Sonuç Raporu-1991 Sanayi Kongresi
2. 8.Beş Yıllık
Kalkınma Planı Elektronik İhtisas Komisyonu Raporu 2001
3. TÜBİTAK
Vizyon 2023 Teknoloji Öngörüsü Projesi Bilgi İletişim Teknolojileri Paneli
Sonuç Raporu-2004
4. Dr. Fikret
Yücel’in Anıları
5. TESİD
Elektronik Sanayi Almanağı- 2009
6. Barbaros
Şekerkıran, Mikroelektronik Araştırma Geliştirme Ltd.Şti-2009
TÜRKİYE'DE “YARI
İLETKEN” TEKNOLOJİSİ
Dedektör, lazer, gaz analiz sensörleri, termal kameralar, gece görüş
sistemleri gibi hassas cihazların yapımında ihtiyaç duyulan yarı iletken
malzemeler, Gazi Üniversitesi (GÜ) bünyesindeki "Yarı İletken Teknolojisi
İleri Araştırma Laboratuvarında üretiliyor.
Üniversitede 3 yıl önce faaliyete geçen laboratuvar, özellikle
nanoteknolojide kullanılan malzemelerin üretilmesi konusunda Türkiye’yi benzer
laboratuvar örneklerinde ön sıraya taşıdı.
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) desteğiyle kurulan laboratuvar,
dedektör, lazer, gaz analiz sensörleri, termal kameralar, gece görüş sistemleri
gibi cihazların yapımında kullanılan yarı iletken malzemelerin üretilmesi
konusunda Türkiye’nin kendine yeten bir ülke olması için başladığı 3 yıllık
çalışma sonucunda hedeflediği noktaya ulaştı. Böylece Türkiye, bilim ve
teknolojideki strateji hedefleri arasında yer alan yarı iletken nano yapıların
geliştirilme hedeflerini beklentilerden daha önce yakaladı.
Laboratuvardaki teknik donanımın dünyadaki benzerlerinden hiçbir
farkının olmaması, bu alanda çalışan beyinlerin yurt dışına göçünü engellerken,
ilgili alanda lisans üstü eğitim için de yurt dışına öğrenci gönderme
ihtiyacını önemli ölçüde azalttı.
Ortak projeler
GÜ Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman
Özçelik, Türkiye’nin bilim ve teknolojideki önceliklerinde yarı iletken
teknolojisi ile nanoteknolojinin ilk sıralarda yer aldığını söyledi.
Özçelik, laboratuvarın 2001 yılında sivil ve askeri amaçlar için
geliştirilecek elektro-optik cihazların temel malzemesi olan yarı iletken
malzemelerin epitaksiyel olarak üretilmesi ve bu alanda yetenekli
araştırmacıların yetiştirilmesi amacıyla DPT desteğiyle kurulduğunu belirtti.
Laboratuvarlarında yıllar boyu oluşan birikimlerle çeşitli algılama
sistemlerinin geliştirildiğini kaydeden Özçelik, savunma sanayiinin
ihtiyaçlarına yönelik Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi,
ODTÜ ve ASELSAN birlikteliği ile yürütülen projelerde de yer aldıklarını
kaydetti.
Cep telefonlarından trafik lambalarına
Yarı iletken malzemelerin savunma sistemlerinden, cep telefonuna, uydu
sistemlerinden, bilgisayar teknolojisine kadar pek çok uygulama alanı olduğuna
dikkati çeken Özçelik, "Yarı iletken teknolojisi bugün olduğu gibi
geleceğin de en önemli teknolojilerinden biri. Otomobillerin panel
aydınlatmaları, cep telefonlarındaki aydınlatma, trafik ışıkları gibi
aydınlatma ve işaretleme artık yarı iletken diyotlarla sağlanıyor" diye
konuştu.
Yarı iletken algılama sistemlerinin yangınlarda gaz analizinde,
sağlıkta hızlı ve doğru sıcaklık ölçümlerinde, vücut sıvısı analizlerinde ve
çeşitli hastalıkların teşhisinde kullanıldığını belirten Özçelik,
"Teknoloji, askeri alanda da hedef belirleme ve gece görüş sistemleri gibi
pek çok yerde uygulama alanı bulmaktadır" dedi.
Yarı iletken dedektör teknolojisinden sivil alanların yanı sıra
savunma, havacılık ve uzay teknolojisinin ve bağımsız savunma sistemlerinin
gelişmesine katkısının büyük olduğunu anlatan Özçelik, Türkiye’de bu alanda
yapılan sınırlı sayıdaki araştırma ve üretim faaliyetlerinin artırılmasının
yapılacak ve desteklenecek Ar-Ge çalışmalarına bağlı olduğunu söyledi.
Hedef: Milli Teknoloji
Yarı iletken ileri araştırma laboratuvarlarında son teknoloji ile
üretilen malzemelerin son üç yıldır yapılan çalışmalar neticesinde dedektör,
lazer algılama ve görüntüleme sistemlerinde kullanılır hale geldiğini ifade
eden Özçelik, "Laboratuvar, hem yarı iletken malzemeyi yüksek kalitede üretebilecek
hem de onun her türlü analizini yapabilecek alt yapıya sahip. Bu yönüyle
Türkiye’nin en bütünleşik laboratuvarlarından biri.Türkiye, yarı iletken
malzemeler teknolojisinde kendine yeten bir ülke olma yolunda hızla
ilerliyor" diye konuştu.
Hazırladıkları yeni bir proje hakkında da bilgiler veren Özçelik,
şunları kaydetti: "Hedefimiz yarı iletken lazer ve dedektör cihaz
prototiplerinin geliştirilmesi. Bu tür projelerle ilgili alanda milli
teknolojimizin geliştirilmesine katkı sağlanmakta, dışa bağımlılığımızı
azaltabilecek adımlar atılmakta ve bu alanda özgüven kazanılmasına katkı
sağlanabilmektedir."
Laboratuvar bütün araştırmacılara açık
İleri teknolojilerin sermayeden çok nitelikli insan gücü gerektirdiğine
dikkati çeken Özçelik, yarı iletken teknolojisinde 15 öğretim üyesinin
rehberliğinde çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencisini yetiştirdiklerini
anlattı. Özçelik, şunları kaydetti: "Araştırmacı ve akademisyen
yetiştirmenin yanı sıra sektörlerin Ar-Ge birimlerinin de ihtiyaçlarını karşılamayı
amaçlamaktayız.
Bu ve benzeri merkezler sayesinde yarı iletken teknolojileri alanında
lisansüstü öğrenci yetiştirmek amacıyla yurt dışına öğrenci gönderme ihtiyacı
da azalacaktır.
Yarı iletken teknolojisi alanında kendisini yetiştirmek isteyen
üniversite mezunlarının genç fizikçi ve elektronik mühendislerinin yüksek
lisans ve doktoralarını birimimizde yapmaları mümkündür.
Laboratuvar, yurt dışında bu alanda çalışan ancak yeterli alt yapı
olmadığından Türkiye’ye dönemeyen bilim insanlarının da çalışabileceği bir kapı
olmuştur. Bu rolü ile bu teknolojik merkez, beyin göçünü tersine çevirme
yönünde katkı sağlamaktadır."
Alt yapısı yeterli olmayan üniversitelerin bilim insanlarının da
laboratuvarlarından yararlandığını kaydeden Özçelik, bütün araştırmacıları laboratuvardan
yararlanmaya davet etti.
YARI İLETKENLERİN ANA ELEMENTİ
“SİLİSYUM”
Kristal solar hücrelerde en önemli materyal
silisyumdur. Silisyum oksijenden sonra doğada en çok bulunan ikinci elementtir.
Fakat doğada saf halde bulunmaz, oksijenle bileşik şekilde kuvars ya da kum
formunda bulunur.
Güneş enerjisi solar hücre üretimi için ilk olarak
istenmeyen element olan kumun silisyumdan ayrıştırılması gerekir. Bunun için,
kuvars, kum karbon tozu, kok kömürü ve aktif kömür ile birlikte elektrik ark
ocağında 1800 - 1900 dereceye kadar ısıtılır. Bu işlem sonucunda karbon
monoksit ve %98 saflıkta metalürjik silisyum olarak bilinen madde açığa çıkar.
Fakat %2 kirlilik oranı bile elektronik uygulamaları için oldukça yüksektir.
Güneş enerjisi solar PV uygulamalarında kullanılacak silisyumun kirlilik oranı
milyarda bir mertebelerinde olmalıdır. Bu oran elektronik uygulamalarında 10
kat daha azdır.
Bu yüzden hammadde halindeki silisyum kimyasal
işlemlerle saflaştırılır. Silisyumun gaz formundaki hidrojen kloritle (hidro
klorik asit) reaksiyona girmesiyle hidrojen ve triklorsilan (31⁰C buharlaşabilen bir sıvı) meydana gelir. Kirlilik
oranı gereken seviyeye düşünceye kadar bu bileşen defalarca damıtma işlemine
sokulur.
ÜRETİM
YÖNTEMLERİ:
SİEMENS
İŞLEMİ:
Bu kimyasal süreçler için piyasada genel kabul görmüş
Siemens İşlemi olarak bilinen kimyasal buhar çökeltimi metodu uygulanmaktadır.
Siemens İşleminde triklorsilan ve hidrojenden ultra saflıkta silisyum üretilir.
Triklorsilan ve hidrojen yüksek saflıktaki ince silisyum çubuklarının bulunduğu
reaktörlere enjekte edilir ve 1000 - 1200 dereceye kadar ısıtılır. Bu proses
sonucunda üretilen silisyum polikristal yapıdadır ve polisilikon olarak
bilinir. Çubuklar üzerilerinde saf silisyumun birikmesiyle kalınlaşır ve
çapları 10 - 15 cm.ye ulaşır. Bu silindirler külçeler halinde parçalara
ayrılırlar ileride solar hücreye dönüştürülecek olan monokristal ya da
polikristal silisyum yonga plakalarının hammaddesi olarak kullanılırlar.
Güneş enerjisi solar PV hücrelerinin üretiminde
kullanılan silisyumun saflık derecesi elektronik sanayinde kullanılan
silisyumun saflık derecesi kadar yüksek olmadığı için solar fotovoltaik
endüstrisi yarı iletken endüstrisinin atıklarını kullanmıştır. Fakat bu atıklar
1998 yılından beri güneş enerjisi sektöründe hızla artan talebi karşılamakta
yetersiz kalmaktadır. Bunun yerine direkt olarak güneş enerjisi solar
fotovoltaik sektörüne yönelik elektronik silisyum kalitesinden çok az daha
düşük kalitede ve daha düşük maliyetli silisyum (solar sınıf silisyum ya da
solar silisyum) üretimi yaygınlaşmıştır.
Bu metotlardan bazıları şunlardır;
Bazı solar silisyum üreticileri akışkan yatak
reaktörleri kullanmaktadır. Bu metotta akışkan yatak içerisine çok küçük
silisyum parçaları atılmaktadır. Triklorsilan ya da silan hidrojenle beraber
reaktöre enjekte edilir. Triklorsilan için 1000⁰C silan için de 700⁰C`de bu bileşenlerdeki silisyum parçacıklar üzerinde
birikir. Gittikçe büyüyen parçacıklar reaktörün tabanına çöker ve bu sayede
silisyum granülleri elde edilmiş olur.
TÜP REAKTÖR
PROSESİ:
Tüp reaktör prosesi ise Siemens İşlemine
benzemektedir. Fakat çubuklar yerine 800⁰C`ye kadar ısıtılması gereken (hammadde olarak silan
kullanılır) içi boş silisyum silindirler kullanılmaktadır.
Japonya’da geliştirilen buhar - sıvı çöküntüsü (VLD)
prosesinde hidrojenle beraber bir reaktörde tutulan gaz formundaki
triklorsilandan 1500⁰C`ye kadar
ısıtılan grafit tüp üzerine silisyum biriktirilir. 1410 - 1500⁰C`de sıvı hale geçen silisyum reaktörün dibine çöker
ve soğuyarak granüle dönüşür.
Tetrakloriti kullanan diğer prosesler direkt olarak çinkoyla indirgenen
ya da metalürjik silisyumla işleme başlayan ve plazma torçu ya da silikon
karpiti kullanarak saf silisyum arıtan işlemlerdir.
Günümüzde kullanılan birçok elektronik cihazın temel yapı taşı olan
silisyum, doğada bol miktarda bulunan silikon dioksitin ~1100°C’nin üzerinde,
bol miktarda karbon dioksit gazı üreten bir seri kimyasal reaksiyon sonucu
indirgenmesiyle elde edilebiliyor.
SIVI GALYUM İÇİNDE ÇÖKERTME
METODU:
Michigan Üniversitesi’nde geliştirilen yeni bir süreç sayesinde,
kristal yapıdaki silisyumun çok daha ucuza ve çevreye karbon dioksit salınmadan
üretilmesi mümkün olabilecek gibi görünüyor. Üstelik sadece 80°C civarındaki
sıcaklıklarda.
Yeni geliştirilen bu süreçte, aşırı doymuş tuzlu su çözeltisi içinden
tuz kristallerinin çökelmesine benzer şekilde, sıvı galyum içinden silisyum
kristallerinin çökelmesi sağlanıyor. Araştırmacılar, silisyum tetraklorür
içeren bir çözelti hazırlayıp, bu çözeltiyi sıvı galyum elektrot üzerine
yerleştiriyorlar. Galyumden gelen elektronlar, silikon tetraklorürü ham
silisyuma indirgeyip, ardından sıvı galyum içinde çözünmesine yol açıyor. Bu
şekilde zenginleşen sıvı galyum içinde, bir süre sonra ekstra ısıya gerek olmadan
silisyum kristalleri çökelmeye başlıyor.
Eğer geliştirilen bu yeni süreç başarıyla sanayi ölçeğine taşınabilir
ve ciddi miktarlarda silisyum üretimi sağlanabilirse, kristal yapıda silisyum
kullanılan güneş panellerinin çok daha ucuza üretilmesi mümkün olabilecek.
KUVARS:
1.
GİRİŞ
1.1. Tanım ve Sınıflandırma
Kuvars: SiO2 bileşiminde, sertliği 7, özgül ağırlığı 2.85 gr/cm3, ergime sıcaklığı 1785 oC
olan, yerkabuğunda en yaygın minerallerden biridir. Saydam veya mat, renksiz veya
beyaz, kırmızı, pembe, mavi, mor gibi çeşitli renklerde kuvars vardır. Kristallerinin
büyüklüğü bakımından iri kristalli olanlar: Dumanlı kuvars, Morion, Venüs saçı, Ametist,
Neceftaşı; kriptokristalin olanlar: Akik, Kalsedon, Çakmaktaşıdır.
Kuvars jenetik olarak: 1- Magmatik, 2- Metamorfik, 3- Sedimanter kökenlidir. Doğada fay
ve çatlaklarda filon halinde bulunur. Ayrıca cevher yataklarında gang minerali olarak
rastlanır.
2. DÜNYADA MEVCUT DURUM
2.1. Rezervler
Dünyadaki en büyük rezervler Brezilya'da bulunmaktadır. Buradaki kuvars kristalleri
elektronik sanayiinde kullanılabilecek niteliktedir. Henüz dünyadaki kuvars rezervleri tam
olarak saptanamamıştır. Ancak kristal olmayan kuvars rezervleri açısından Arjantin,
Avusturya, Belçika, Lüksemburg, Macaristan, Güney Afrika Cumhuriyet, İspanya ve
Norveç'i sayabiliriz. Diğer taraftan Namibya ve Madagaskar kaliteli kuvars kristalleri
rezervleri açısından Brezilya'dan sonra gelmektedirler.
2.2. Tüketim
2.2.1. Tüketim Alanları
Düzgün ve temiz olan kuvars kristalleri optik ve elektronik sanayiinde ve süs taşı olarak
kullanılmaktadır. Kuvars kristalleri elektronik sanayiinde frekans kontrol asilatörerinde ve
frekans filtrelerinde kullanılmaktadır. Süt kuvars ve camsı kuvars ise öğütülerek ve
hazırlama işlemlerinden geçirilerek cam, deterjan, boya, seramik, zımpara, dolgu ve
metalurji sanayiilerinde kullanılmaktadır.
2.2.2. Tüketim Miktar ve Değerleri
Amerika Birleşik Devletleri Elektronik Sanayiinde ;
1986 1987 1988 1989 1990
499 454 572 527 530
olmak üzere toplam 2582 ton kuvars kristali tüketilmiştir.
Arjantin'de ise yılda 80000 ton kuvarsın % 207si cam endüstrisinde geri kalan % 80'i ise
seramik, zımpara, demir alaşımları endüstrisinde tüketilmektedir. Demir alaşımları
endüstrisinde yılda 40000 ton kırılmış kuvars ve boya endüstrisinde yılda 1200 ton
öğütülmüş kuvars kullanılmaktadır.
Norveç'te 1991 yılında 25 400 ton kuvars zımpara ve camtel yapımında kullanılmıştır.
Diğer taraftan aynı yılda 600 ton temiz kuvars optik ve elektronik sanayilerinde
kullanılmıştır.
Yunanistan'da yılda 25 000 tonun üzerinde kuvars ve kuvars kumu üretimi yapılmakta ve
üretilen kuvars metalurji endüstrisinde kullanılmaktadır.
2.3. Üretim
2.3.1. Üretim Yöntemi ve Teknoloji
Kuvars genel olarak açık işletme yöntemiyle üretilir. Mostra madenciliği yapıldığı için örtü
tabakası yoktur. Üretim, delicilerle delinen delikler patlayıcı madde doldurulup patlatılarak
yapılır. Daha sonra parçalanan kuvars yabancı maddelerden elimine edebilmek için triaja
tabi tutulur. Temiz ve kaliteli olanlar elle toplanarak, stoklanır. Kuvarsın üretim girdileri fitil,
kapsül, patlayıcı madde, makina yağı, işçilik ve amortismandır.
Arjantin'de kuvars üretimi pegmatit yataklarından yapılmaktadır. Norveç'te ise kuvars
üretimi pegmatit-granit yataklarından flotasyon yoluyla yapılmaktadır.
2.3.2. Ürün Standartları
Optik ve Elektronik Sanayiinde kullanılan kuvars kristallerinin % 99.99 SiO2 saflıkta
olması istenir. Diğer impüriteler istenmemektedir. Metalurji endüstrisinde kullanılan
kuvarsta SiO2 % 99.5 ve Fe2O3 ise % 0.01'dir.
Cam endüstrisinde kullanılan kuvarsın tane iriliğinin 500 mikron altında, temizlik
malzemeleri üreten endüstrilerde 74 mikron altın, boya endüstrisinde ise 10 mikron
altında olması istenmektedir.
2.3.3. Sektörde Üretim Yapan Önemli Kuruluşlar
Amerika Birleşik Devletlerinde kuvars kristalleri üretimi yapan 5 firma mevcuttur.
Arjantin'de Cordoba eyaletinde bulunan Cristamine SA ve Minera Continental SA şirketleri
kuvars ve pegmatit yataklarından kuvars üretimi yapmaktadırlar.
Norveç'te ise Lillesand bölgesindeki Franzefoss Eruk A/S şirketi pegmatit-granit
yataklarından flotasyon yoluyla kuvars üretmiştir. Diğer taraftan Nordland'daki Minnorco
A/S şirketi kuvars üretimi yapmaktadır.
Yunanistan'da da 2 firma kuvars üretmektedirler. Bunlardan Elvior SA ve Mevior SA'dır.
2.3.4. Mevcut Kapasiteler ve Kullanım Oranları
Sadece Yunanistan'da ki Mevior SA firmasının Selaniğin 20 km kuzeyinde 60-70.000
ton/yıl kapasiteli kuvars, kuvarsit, feldspat hazırlama tesisinden bahsedebiliriz. Bu tesis
müşteri taleplerine göre yılda 5 000 ton kuvars, 150-200 ton kuvarsit hazırlamaktadır.
Amerika Birleşik Devletlerindeki tesislerde aşağıdaki miktarlarda elektronik olmayan
kuvars (Lascas) işleyip elektronik özellikli kuvars üretilmektedir.
3.3. Tüketim
3.3.1. Tüketim Alanları
Cam, seramik, deterjan, dolgu maddesi, filitre sanayilerinde en önemli girdidir. Cam
sanayiinde kristal eşya ve züccaciye imalatında; Seramik Sanayiinde ise Sır ve frit
yapımında, yer ve duvar karosunda izolatör, elektro-porselen, glazür, sofra eşyası ile
vitrifiye seramik yapımında kullanılmaktadır.
3.4. Üretim
3.4.1. Üretim Yöntemi ve Teknoloji
Kuvars kristalleri üretimi elle toplanarak yapılmaktadır. Filon kuvarslar açık işletme
yöntemiyle üretilmektedir. Bazı ocaklarda üretimden önce dekapaj işlemi
uygulanabilmektedir. Açık ocakta üretim, havalı martoperfaratörlerle delinen delikler
patlayıcı madde doldurularak patlatılarak gerçekleştirilmektedir. Elde edilen iri parçalar
patlayıcı madde ile patlatılarak veya hidrolik kırıcılarla kırılarak boyutları
küçültülmektedir. Kırılmış kuvarslar gerekirse su ile yıkanabilmektedir. Kırıcılardan
geçirildikten sonra değirmenlerle istenilen ebada öğütülmektedirler. Değirmenler
genellikle bilyalı değirmendir. Boyut kontrolu elek ve siklonlarla yapılmaktadır. Diğer
taraftan Fe2O3 içeriği flotasyon yoluyla istenilen seviyeye indirilmektedir.
3.4.2. Ürün Standartları
Cam Sanayiinde kullanılan tuvönan kuvarsta kimyasal olarak istenen özellikler şunlardır :
SiO2 min % 99.6
Fe2O3 max % 0.012
Fiziksel Özellikler ise şunlardır :
Max tane boyu 25 cm. dir. Tuvenan kuvars kırılıp 500 mikron altına öğütülerek flote edilir.
Kristal eşya ve Zücaciye imalatında kullanılır.
Seramik Sanayiinde kullanılan öğütülmüş kuvarsta istenilen kimyasal özellikler :
SiO2 % 97-98
Al2O3 % 0.25-0.5
Fe2O3 max % 0.25
CaO % 0.5-1.0
MgO % 0.5-1.0 dır.
Fiziksel olarak 100 mikron altı tane iriliği istenmektedir. Porselen Sanayii ise % 97 SiO2
min ve % 0.2 Fe2O3 max kalitesinde kuvars kullanmaktadır.
3. TÜRKİYE'DE DURUM
3.1. Ürünün Türkiye'de Bulunuş Şekilleri
Kuvars, Türkiye'de genellikle fay zonlarında, çatlaklarda, filonlarda ve cevher yataklarında
gang minerali olarak bulunur
1.1. Tanım ve Sınıflandırma
Kuvars: SiO2 bileşiminde, sertliği 7, özgül ağırlığı 2.85 gr/cm3, ergime sıcaklığı 1785 oC
olan, yerkabuğunda en yaygın minerallerden biridir. Saydam veya mat, renksiz veya
beyaz, kırmızı, pembe, mavi, mor gibi çeşitli renklerde kuvars vardır. Kristallerinin
büyüklüğü bakımından iri kristalli olanlar: Dumanlı kuvars, Morion, Venüs saçı, Ametist,
Neceftaşı; kriptokristalin olanlar: Akik, Kalsedon, Çakmaktaşıdır.
Kuvars jenetik olarak: 1- Magmatik, 2- Metamorfik, 3- Sedimanter kökenlidir. Doğada fay
ve çatlaklarda filon halinde bulunur. Ayrıca cevher yataklarında gang minerali olarak
rastlanır.
2. DÜNYADA MEVCUT DURUM
2.1. Rezervler
Dünyadaki en büyük rezervler Brezilya'da bulunmaktadır. Buradaki kuvars kristalleri
elektronik sanayiinde kullanılabilecek niteliktedir. Henüz dünyadaki kuvars rezervleri tam
olarak saptanamamıştır. Ancak kristal olmayan kuvars rezervleri açısından Arjantin,
Avusturya, Belçika, Lüksemburg, Macaristan, Güney Afrika Cumhuriyet, İspanya ve
Norveç'i sayabiliriz. Diğer taraftan Namibya ve Madagaskar kaliteli kuvars kristalleri
rezervleri açısından Brezilya'dan sonra gelmektedirler.
2.2. Tüketim
2.2.1. Tüketim Alanları
Düzgün ve temiz olan kuvars kristalleri optik ve elektronik sanayiinde ve süs taşı olarak
kullanılmaktadır. Kuvars kristalleri elektronik sanayiinde frekans kontrol asilatörerinde ve
frekans filtrelerinde kullanılmaktadır. Süt kuvars ve camsı kuvars ise öğütülerek ve
hazırlama işlemlerinden geçirilerek cam, deterjan, boya, seramik, zımpara, dolgu ve
metalurji sanayiilerinde kullanılmaktadır.
2.2.2. Tüketim Miktar ve Değerleri
Amerika Birleşik Devletleri Elektronik Sanayiinde ;
1986 1987 1988 1989 1990
499 454 572 527 530
olmak üzere toplam 2582 ton kuvars kristali tüketilmiştir.
Arjantin'de ise yılda 80000 ton kuvarsın % 207si cam endüstrisinde geri kalan % 80'i ise
seramik, zımpara, demir alaşımları endüstrisinde tüketilmektedir. Demir alaşımları
endüstrisinde yılda 40000 ton kırılmış kuvars ve boya endüstrisinde yılda 1200 ton
öğütülmüş kuvars kullanılmaktadır.
Norveç'te 1991 yılında 25 400 ton kuvars zımpara ve camtel yapımında kullanılmıştır.
Diğer taraftan aynı yılda 600 ton temiz kuvars optik ve elektronik sanayilerinde
kullanılmıştır.
Yunanistan'da yılda 25 000 tonun üzerinde kuvars ve kuvars kumu üretimi yapılmakta ve
üretilen kuvars metalurji endüstrisinde kullanılmaktadır.
2.3. Üretim
2.3.1. Üretim Yöntemi ve Teknoloji
Kuvars genel olarak açık işletme yöntemiyle üretilir. Mostra madenciliği yapıldığı için örtü
tabakası yoktur. Üretim, delicilerle delinen delikler patlayıcı madde doldurulup patlatılarak
yapılır. Daha sonra parçalanan kuvars yabancı maddelerden elimine edebilmek için triaja
tabi tutulur. Temiz ve kaliteli olanlar elle toplanarak, stoklanır. Kuvarsın üretim girdileri fitil,
kapsül, patlayıcı madde, makina yağı, işçilik ve amortismandır.
Arjantin'de kuvars üretimi pegmatit yataklarından yapılmaktadır. Norveç'te ise kuvars
üretimi pegmatit-granit yataklarından flotasyon yoluyla yapılmaktadır.
2.3.2. Ürün Standartları
Optik ve Elektronik Sanayiinde kullanılan kuvars kristallerinin % 99.99 SiO2 saflıkta
olması istenir. Diğer impüriteler istenmemektedir. Metalurji endüstrisinde kullanılan
kuvarsta SiO2 % 99.5 ve Fe2O3 ise % 0.01'dir.
Cam endüstrisinde kullanılan kuvarsın tane iriliğinin 500 mikron altında, temizlik
malzemeleri üreten endüstrilerde 74 mikron altın, boya endüstrisinde ise 10 mikron
altında olması istenmektedir.
2.3.3. Sektörde Üretim Yapan Önemli Kuruluşlar
Amerika Birleşik Devletlerinde kuvars kristalleri üretimi yapan 5 firma mevcuttur.
Arjantin'de Cordoba eyaletinde bulunan Cristamine SA ve Minera Continental SA şirketleri
kuvars ve pegmatit yataklarından kuvars üretimi yapmaktadırlar.
Norveç'te ise Lillesand bölgesindeki Franzefoss Eruk A/S şirketi pegmatit-granit
yataklarından flotasyon yoluyla kuvars üretmiştir. Diğer taraftan Nordland'daki Minnorco
A/S şirketi kuvars üretimi yapmaktadır.
Yunanistan'da da 2 firma kuvars üretmektedirler. Bunlardan Elvior SA ve Mevior SA'dır.
2.3.4. Mevcut Kapasiteler ve Kullanım Oranları
Sadece Yunanistan'da ki Mevior SA firmasının Selaniğin 20 km kuzeyinde 60-70.000
ton/yıl kapasiteli kuvars, kuvarsit, feldspat hazırlama tesisinden bahsedebiliriz. Bu tesis
müşteri taleplerine göre yılda 5 000 ton kuvars, 150-200 ton kuvarsit hazırlamaktadır.
Amerika Birleşik Devletlerindeki tesislerde aşağıdaki miktarlarda elektronik olmayan
kuvars (Lascas) işleyip elektronik özellikli kuvars üretilmektedir.
3.3. Tüketim
3.3.1. Tüketim Alanları
Cam, seramik, deterjan, dolgu maddesi, filitre sanayilerinde en önemli girdidir. Cam
sanayiinde kristal eşya ve züccaciye imalatında; Seramik Sanayiinde ise Sır ve frit
yapımında, yer ve duvar karosunda izolatör, elektro-porselen, glazür, sofra eşyası ile
vitrifiye seramik yapımında kullanılmaktadır.
3.4. Üretim
3.4.1. Üretim Yöntemi ve Teknoloji
Kuvars kristalleri üretimi elle toplanarak yapılmaktadır. Filon kuvarslar açık işletme
yöntemiyle üretilmektedir. Bazı ocaklarda üretimden önce dekapaj işlemi
uygulanabilmektedir. Açık ocakta üretim, havalı martoperfaratörlerle delinen delikler
patlayıcı madde doldurularak patlatılarak gerçekleştirilmektedir. Elde edilen iri parçalar
patlayıcı madde ile patlatılarak veya hidrolik kırıcılarla kırılarak boyutları
küçültülmektedir. Kırılmış kuvarslar gerekirse su ile yıkanabilmektedir. Kırıcılardan
geçirildikten sonra değirmenlerle istenilen ebada öğütülmektedirler. Değirmenler
genellikle bilyalı değirmendir. Boyut kontrolu elek ve siklonlarla yapılmaktadır. Diğer
taraftan Fe2O3 içeriği flotasyon yoluyla istenilen seviyeye indirilmektedir.
3.4.2. Ürün Standartları
Cam Sanayiinde kullanılan tuvönan kuvarsta kimyasal olarak istenen özellikler şunlardır :
SiO2 min % 99.6
Fe2O3 max % 0.012
Fiziksel Özellikler ise şunlardır :
Max tane boyu 25 cm. dir. Tuvenan kuvars kırılıp 500 mikron altına öğütülerek flote edilir.
Kristal eşya ve Zücaciye imalatında kullanılır.
Seramik Sanayiinde kullanılan öğütülmüş kuvarsta istenilen kimyasal özellikler :
SiO2 % 97-98
Al2O3 % 0.25-0.5
Fe2O3 max % 0.25
CaO % 0.5-1.0
MgO % 0.5-1.0 dır.
Fiziksel olarak 100 mikron altı tane iriliği istenmektedir. Porselen Sanayii ise % 97 SiO2
min ve % 0.2 Fe2O3 max kalitesinde kuvars kullanmaktadır.
3. TÜRKİYE'DE DURUM
3.1. Ürünün Türkiye'de Bulunuş Şekilleri
Kuvars, Türkiye'de genellikle fay zonlarında, çatlaklarda, filonlarda ve cevher yataklarında
gang minerali olarak bulunur
KUVARSİT :
1. GİRİŞ
1.1. Tanım ve Sınıflama
Kuvarsit; genel olarak kuvars kumu tanelerinin, silisten meydana gelmiş
bir çimento ile
birbirlerine çok sağlam şekilde bağlanmalarıyla oluşmuş bir kayaç olup,
sedimanter ve
metamorfik olmak üzere 2 çeşidi mevcuttur.
Kuvarsitin kimyasal bileşimi, kuvars, kumtaşı (kuvarslı gre) ve kuvars
kumu gibi SiO2 olup,
ancak kuvarsit içerisinde çeşitli miktarlarda feldspat, mika, kil,
manyetit, hematit, granat, rutil, kireçtaşı v.b. bulunabilir. Bileşiminde %
95'den fazla SiO2 bulunan kuvarsitlere "Ortokuvarsit" denilmekte
olup, sanayide genellikle ortakuvarsitler kullanılmaktadır.
Kuvarsit direnci çok, sağlam ve aşındırıcı kayaçtır. Bu nedenle istihracı
ve öğütülmesi oldukça güç ve pahalıdır. Bu sebeple de kuvarsit üretimi, aynı
kimyasal bileşimde bulunan kuvars kumu ve kumtaşından (kuvarslı gre), ayrıca
daha saf olan kuvarstan, sonra tercih
edilmektedir.
Kuvarsitler SiO2 içeriği yüksek ve demir içeriği % 0,4'den az olması
durumunda cam ve
seramik sanayiinde kullanılabilmektedir. Ayrıca refrakter (silika tuğla),
metalürji (demir ve
ferrokrom), inşaat (hafif gazbeton yapı elemanları üretimi) sanayiinde de
çeşitli amaçlarla
kuvarsit kullanılmaktadır.
1.2. Sektörde Faaliyet Gösteren Uluslararası Organizasyonlar
Sektörde faaliyet gösteren başlıca uluslararası organizasyonlar Arjantin,
Avusturya, Belçika,
Macaristan, Güney Afrika Cumhuriyeti, İspanya ve Norveç gibi ülkelerde
bulunmakta olup,
bunlar kuvarsitle birlikte kuvars ve kuvars kumu ithalat ve ihracatıyla
uğraşmaktadır.
2. DÜNYADA MEVCUT DURUM
2.1. Rezervler
Dünya kuvarsit rezervleri konusunda bilgi sağlanamamıştır. Genellikle tüm
ülkelerde geniş
kuvarsit rezervleri bulunmaktadır.
2.2. Tüketim
2.2.1. Tüketim alanları
Kuvarsit; kuvars, kuvars kumu, ve kuvarslı grenin kullanıldığı tüm
alanlarda kullanılabilir.
Başlıca tüketim alanları, cam, seramik, boya, detarjan, dolgu, hafif
gazbeton yapı elemanları
(Ytong), silika tuğla ve ferrosilisyum üretiminde, hammadde olarak,
ayrıca ferrokromun ara
ürünü olan silika ferrokrom üretiminde ve demir çelik sanayiinde yüksek
fırınlarda asit-baz
dengesinin sağlanmasında tüketilmektedir.
2.2.2. Tüketim miktar ve değerleri
Uluslararası istatistiklerde kuvars kumu, kuvars, kumtaşı (kuvarslı gre)
ve kuvarsit tüketimleri
tek kalemde belirtildiğinden, kuvarsitin dünya tüketimi hakkında bilgi
sağlanamamıştır.
2.3. Üretim
2.3.1. Üretim yöntemi ve teknoloji
Kuvarsit tüm dünyada açık işletme yöntemiyle ve iş makinalarıyla
üretilmekte olup, delme,
patlama, kırma ve öğütme işlemlerinden geçirilerek kullanılmaya hazır
hale getirilmektedir.
2.3.2. Ürün standardı
Kuvarsit kullanılacağı sektöre göre ayrı ayrı standartlarda
işlenmektedir.
Örneğin:
Cam Sanayii: SiO2 miktarı en az % 96, Fe miktarı % 0,4'den daha az
Gazbeton (Ytong) üretimi: SiO2 miktarı en az % 90, Fe miktarı en çok % 2
Demir Çelik Sanayii: SiO2 miktarı en çok % 95
Ferro Krom üretimi: SiO2 miktarı en az % 96 olmalıdır.
Ayrıca kuvarsit parça büyüklüğü de kullanılacağı yere göre değişmektedir.
2.3.3. Sektörde üretim yapan önemli kuruluşlar
Dünyada kuvarsit üretiminde öne geçmiş ülkeler ve kuruluşlarla ilgili
bilgi bulunamamıştır.
Ancak Avrupa'daki önemli üretici ülkeler ve üretim miktarları 2.3.5.
bölümünde belirtilecektir.
2.3.4. Mevcut kapasiteler ve kullanım oranları
Dünya kuvarsit üretim kapasitesi ve kullanım oranları bilinmemektedir.
2.3.5. Üretim miktar ve değerleri
Avrupa'da kuvarsit üretimi yapan 8 ülkenin 1986-1990 yılları arasında
üretim muktarları
aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. (1000 ton olarak)
3.3. Tüketim
3.3.1. Tüketim Alanları
Kuvarsit; cam, seramik, refrakter (silika tuğla), boya, deterjan, hafif
gazbeton yapı elemanı
(Ytong), ferrosilisyum, ferrokrom üretiminde ve demir çelik sanayiinde
kullanılmaktadır.
3.4. Üretim
3.4.1. Üretim Yöntemi ve Teknoloji
Kuvarsit tüm sahalarımızda, açık ocak işletmesi olarak patlayıcı madde ve
iş makinaları
kullanılarak üretilmektedir. Üretilen kuvarsit daha sonra kırma ya da
kırma+öğütme
işlemlerinden geçirilmektedir.
3.4.2. Ürün Standardı
Kuvarsit kullanılacağı sektörlere göre ayrı ayrı standartlarda
istenmektedir. Bu standartların
bazıları (tüvenan cevherde) aşağıda verilmiştir..
Cam Sanayii: SiO2 min % 96, Fe2O3 max % 0,4. Al2O3 max % 2, CaO+MgO max %
0,25, en büyük parça 25x25 cm;.
Hafif gazbeton (Ytong) üretimi: SiO2 min % 90, Fe2O3 max % 2. Al2O3 max %
3, en büyük
parça 8x8 cm;
Ferrokrom üretimi: SiO2 min % 96, Fe2O3 max % 1,5. Al2O3 max % 1,5, en
büyük parça
15x15 cm;
Demir Çelik Sanayii: SiO2 min % 91, Fe2O3 Al2O3 max % 2, en büyük parça
3,8x3,8 cm'dir.
TÜRKİYE KUVARS KUMU POTANSİYELİNE GENEL
BİR BAKIŞ
İ.
Kurşun ve B. İpekoğlu
İstanbul Üniversitesi, Maden
Mühendisliği Bolümü, İstanbul
ÖZET: Hammadde, diğer
pek çok sanayi dalında olduğu gibi cam sanayi, döküm sanayi ve refrakter
sanayinin de en önemli girdilerinden birisidir. Hammaddenin kalitesi pek çok
konuda ürüne doğrudan yansır. Dolayısıyla kaliteli ürün için, uygun ve yeterli
kalitede hammaddeye ihtiyaç vardır. Kuvars kumu yerkabuğunda oldukça bol
miktarda olup, başlıca kullanım alanlarını cam sanayi, döküm sanayi ve
refrakter sanayi oluşturmaktadır. Bunların dışında kimya, filtrasyon ve inşaat
sanayinde de kullanılmaktadır. Kuvars kumu cam ve döküm sanayinin gelişmesine
paralel olarak yurt içi talebinde son yıllarda önemli bir artış göstermiştir.
Dünyada ise bol ve ucuz olmasına rağmen yatakların düzensiz dağılımı kuvars
kumu ticaretini hareketli kılmıştır. Bu konuda Belçika, Fransa, Almanya, A.B.D,
Kanada, Hollanda başı çeken ülkeler arasındadır. Türkiye'de kuvars kumu
üretimi, talebe göıe yapıldığından, mevcut rezervler bugün için ihtiyacı
karşılayacak yeterliliktedir. Bu bildiride, Türkiye'de mevcut kuvars kumu rezervleri
ve özellikleri ele alınmıştır. Eldeki verilerden yola çıkılarak, mevcut
rezervlerin kullanım alanlarına göre bir sınıflandırması yapılmıştır..
1.
GİRİŞ
Kuvars
kumu (perlit, pomza, ve diyatomit gibi minerallerle birlikte), yalıtımlı hafif
yapı malzemeleri adı altında gruplandırılmaktadır. Kuvars kumu, granit türü
kayaçların ayrışması sonucu oluşan 2 mm'den küçük kuvars (S1O2)
tanecikleridir. Sentetik olarak kuvarsitin öğütülmesi ile de elde edilebilir.
Refrakter sanayinde silika tuğla üretiminde, döküm sanayi ve cam sanayinde
kullanılmaktadır. Kullanım alanlarını belirleyen parametreler ise SİO2, Fe203,
AI2O3, MgO, CaO, Co, Cr, As, P2O5 miktarları ve endüstrilerin gereksinimlerine
uygun fiziksel özelliklerdir
Kuvars
kumunun yer kabuğundakı egemenliğine karşın çok az bir kısmı ticari öneme
sahiptir. Bunun nedeni ise, tüketici kuruluşların üründe birtakım fiziksel ve
kimyasal özellikler aramalarıdır. Hammaddenin kalitesi çeşitli ülke
standartlarıyla veya firma katologlarında istenen özelliklerle belirlenmiştir.
Bu
belirlemelerde; Hammaddenin hangi ürün türünün yapımında kullanılacağı, o ürünün
hangi kalitede olacağı, o ülke ve yörede mevcut kaynakların özellikleri gibi
hususlar ön plandadır.
Hammaddeden
beklenen özellikler teknolojideki değişmeler paralelinde de değişmektedir.
Özellikle fırınlarda, birim alanda çekilen cam miktarının arttırılması, kum
gibi güç eriyen hammaddelerde ince tane miktarı artırılmaksızın iri tanelerin
önemli miktarlarda azaltılmasını gerektirmiştir. Bunun yanı sıra, şekillendirme
yöntemlerindeki hız artışı, daha homojen camı gerektirmekte, dolayısıyla
hammaddelerin kimyasal kompozisyonlarındaki pozitif farklılaşma limitleri
giderek daralmaktadır. Gelişen teknolojinin gereği olarak hammaddeden talep
edilen özellikler, kaliteli hammadde kaynaklarının tüketilmesi, rezervlerin
azalması ve hammaddelere uygulanan hazırlama işlemlerinin artması nedeniyle
maliyetlerin yükselmesi sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle, üretim ve pazarın
gerektirdiği doğru hammadde özelliklerinin seçimi, uygun hammadde kullanımı
büyük önem taşımaktadır. Yani hammadde özelliklerinin farklılığı, ürün türü,
doğal kaynaklar gibi pek çok parametre önemlidir.
2.
TÜRKİYE
KUVARS KUMU REZEVLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Türkiye
Kuvars Kumu potansiyelinin yaklaşık 730 milyon ton olduğu tahmin edilmektedir.
Türkiye'de
başlıca kuvars kumu bölgeleri İstanbul (Şile, Çatalca, Beykoz, Yalova),
Tekirdağ (Saray - Safaalan), Zonguldak (Merkez - Kozlu - Virancık, Mekez -
Kardeşler - Kokurdan) ve Sinop'tur.
İstanbul'daki
silis kumu bölgelerinden, Şile, çok büyük bir kum potansiyeline sahiptir (380 000
000 ton). Şile'deki kum rezervlerinin pek çoğu döküm kumu olarak kullanılabilecek
özellikler göstermektedir. SİO2 içerikleri %96 – 98,5 arasında değişirken,
Fe203 ise % 0.41 - 0.95 arasında bir değişim göstermektedir. Yine Şile -
Avcıkoru, Kirazlıyatak ve Kızılca kumların döküm sanayine elverişli özellikler
gösterirken, Şile-Yeşilvadi kuvars kumlarının sıcaklığa dayanımının 1683
"C'den büyük olması silika refrakter hammadde olarak kullanımını da.
İstanbul’daki
diğer büyük rezerv bölgesini ise Çatalca oluşturmaktadır. En önemli rezervler
Akalan, Kabakça ve Yalıköy'de bulunmaktadır. Çatalca- Kabakça bölgesinde
330.000 tonluk bir rezerv bulunurken, yapılan teknolojik çalışmalar % 97.13
SİO2 , % 0.5 Fe2Û3 içerikli bir kumun varlığını ortaya koyarken, yıkama sonucu
elde edilen numunelerin SİO2 yüzdesinde bir artış, Fe2Û3 içeriğinde ise düşüş
kaydedilmiştir. Böylelikle bu kumun bir ön yıkama sonucunda, gerek tane iriliği
gerekse bileşim açısından hem cam sanayinde, hem de döküm kumu olarak kullanıma
elverişli hale geldiği gözlenmiştir.
Çatalca
Akalan kumları ise (% 97.40 SİO2, % 0 4 Fe2Û3) hem cam sanayi, hem de döküm
sanayinde kullanılabilmektedir.
Çatalca
Yalıköy bölgesi ise gerek yüksek rezerv (13.000.000. ton) gerekse uygun
kimyasal komposizyona (%99.1 Sİ02, % 0.11 Fe2Ü3) sahip olması açısından ayrı
bir önem taşı maktadır.
Türkiye
Şişe Ve Cam Fabrikaları A.Ş'ye bağlı olan İstanbul ve Trakya bölgelerindeki cam
üreten kuruluşların kullandığı kum türleri genellikle Trakya bölgesinden elde
edilmekte ve Cam İş Madencilik A.Ş
tarafından zenginleştirme proseslerine tabi tutulmaktadır.
Yalıköy
kumlarında demir taşıyıcı olarak ilmenit, manyetit ve limonit bulunmaktadır.
Züccaciye
üretiminde ise Fındıkdere kumları uygun özellikler göstermektedir. Fındıkdere
kumlan zenginleştirme işlemlerinden sonra % 99 S1O2 ve % 0.018 Fe2Û3 bileşimini
kazanmaktadır. Çatalca - Karatepe, Çiftlikköy ve Elbasan bölgelerinde de SİO2
içerikleri %93-97 arasında bir değişim göstermektedir.
Yine
İstanbul’da Sarıyer, Beykoz (Polenezköy, Anadolu Feneri) bölgeleri cam kumu
için uygun özellikler gösterirler ve 110.200.00 ton rezerve sahiptirler.
Yalova-Elmalık
ve Dikimce kum sahaları ise toplam 2.700.000 tonluk bir rezerve sahiptir. SİO2
yüzdeleri, Torluk'ta % 98.81, Dikimce 'de % 99.02 mertebelerinde iken, %0.11-
%0.31 Fe2O3 arasında değişen bileşime sahip olması cam sanayinde kullanılmasını
mümkün kılmıştır.
İkinci
bir bölge de Tekirdağ - Saray -Safaalan kumlarıdır. Bölge 6.338.773 tonluk bir
rezerve sahiptir. SİO2 içerikleri % 88- 92.9 arasında değişmektedir. Bu
kumların feldspat oranlarının (AI2O3, K2O, Na20) yüksek olması, kuvars kumunun
bu sahada gnayslarla ilişkili olmasına bağlıdır. Çeşitli cam yapımında bu
bileşenlere de gereksinim olması, feldispat fazlalığının büyük bir sorun teşkil
etmediğini gösterir. Ayrıca Fe2O3 içeriğinin düşük olması (% 0.075) cam sanayi
açısından çok olumludur. Kil (AI2O3) içeriğinin yer yer yüksek oluşu bir
dezavantaj gibi görünse de, yıkama ile çok kolay atılabilmektedir. Dolayısıyla
bu sahadaki kumlar cam sanayinin çeşitli ürünlerinde kullanılabilecek
niteliktedir.
Diğer
bir kuvars kumu bölgemiz 267.271.875 tonluk rezerviyle Zonguldak'tır. Zonguldak
Merkez-Kozlu-Virancık kumları oldukça iyi kalitede olup, % 98.40 S1O2 , % 0.38
Fe2O3 içeriğine sahiptir. Çeşitli zenginleştirme proseslerinin uygulanması
sonucu Fe2O3 içeriği düşürülebilmektedir. Bu bölgedeki kuvars kumuna
uygulanacak hazırlama işlemleri sonucu cam-seramik, metalurji refrakter, silika
tuğla- ferrosilikon karbit ve tuğla endüstrisinde kullanılabilecek kalitede
oldukları tespit edilmiştir. Üstelik Türkiye'deki cam-döküm kumu üretiminin yalnızca
İstanbul ve Trakya'da yoğunlaştığı da düşünülerek, uzak yerlere yapılan taşıma
işleminin zorluğu da göz önüne alınacak olursa, bu bölgenin kumlarının önemi
daha iyi anlaşılır.
Zonguldak
- Merkez - Kardeşler - Kokurdan bölgesi 132.500.000. tonluk bir rezerve
sahiptir. %97.84 SİO2, % 0.21 Fe2O3 içeriğiyle cam yapımı için uygun
özelliktedir. Döküm kumu olarak da kullanılabilir.
Sinop
bölgesi 37.000.000 tonluk bir rezerve sahiptir. İçerik açısından % 89.55 SİO2 ,
% 2.8 Fe2O3 değerlerine sahiptir. Yapılan teknolojik çalışmalarda, tane boyutu
dağılımı cam üretiminde genel olarak istenen - 32 / + 200 mesh aralığında
olmasına rağmen Fe2O3 içeriğinin çok yüksek olması ve SİO2 içeriğinin ise
literatürde verilen en düşük değer olan % 96'yı bulmaması cam sanayinde
kullanımının çok zor olduğunu göstermektedir. Ayrıca ateşe dayanımlarının 1700
C'nin altında olması silika tuğla ve semisilika tuğla yapımında da kullanılamayacağım
göstermektedir. CaO içeriğinin oldukça yüksek olması refrakter tuğla yapımında
da kullanılamayacağını göstermektedir. Tane boyut dağılımları, döküm kumu için
verilen 1 - 0.063 mm aralığına girmesine karşın, Sİ02 içeriği demir - döküm sanayi
için de uygun değildir. Kızdırma kaybının ise % 0.4'ün üstünde olması, SİO2
içeriğinin maça kumu için verilen şuur değerin altında olmasından dolayı döküm
ve maça kumu olarak da kullanılamamaktadır. Ancak kuvars kumlarının pişme
renklerinden dolayı renkli pişen seramik yapımında kullanılabilir özelliktedir.
3. KUVARS
KUMUNUN KULLANIM ALANLARI
3.1. Cam
Sanayi Genel olarak, cam üretiminde kullanılacak kumun SİO2 içeriğinin %99'dan
az olmaması istenmektedir. Ancak önemli olan kriter, safsızlık miktarının
kararlı olmasıdır (+0.005). Bu durumda %96'ya kadar inebilen bir SİO2 miktarı
da kabul edilebilmektedir. Cam sanayi için genellikle % 0.02 - 0.1 Fe2O3
arasında değişen ve kararlı bir bileşime sahip kumlar tercih edilmektedir.
Kullanılan
kumun tane boyutu erime hızının kontrol edilmesi açısından çok önemlidir. Fazla
iri taneli kum tamamen erimezken, çok ince taneli kum da korozyona sebep
olabilmektedir. Bu nedenle bileşimi kararlı, dar tane boyutu dağılımına sahip
kumlar cam üretiminde kullanılmaktadır. Genel olarak cam yapımında kullanılacak
kumun tane boyutunun 32 mesh (0.5mm) ile 200 mesh (0.074 mm) arasında olması
istenmektedir.
3.1. CAM SANAYİ
Genel
olarak, cam üretiminde kullanılacak kumun SİO2 içeriğinin %99'dan az olmaması
istenmektedir. Ancak önemli olan kriter, safsızlık miktarının kararlı olmasıdır
(+0.005). Bu durumda %96'ya kadar inebilen bir SİO2 miktarı da kabul
edilebilmektedir. Cam sanayi için genellikle % 0.02 - 0.1 Fe2O3 arasında
değişen ve kararlı bir bileşime sahip kumlar tercih edilmektedir.
Kullanılan
kumun tane boyutu erime hızının kontrol edilmesi açısından çok önemlidir. Fazla
iri taneli kum tamamen erimezken, çok ince taneli kum da korozyona sebep
olabilmektedir. Bu nedenle bileşimi kararlı, dar tane boyutu dağılımına sahip
kumlar cam üretiminde kullanılmaktadır. Genel olarak cam yapımında kullanılacak
kumun tane boyutunun 32 mesh (0.5mm) ile 200 mesh (0.074 mm) arasında olması
istenmektedir.
Genel
olarak istenen özellikler ise şu şekildedir. + 32 mesh en çok % 5, -321 + 200
mesh en çok % 80, - 200 mesh en çok %15.
Düz
camda tane çapının 1 mm - 125 mikron arsında olması, ortalama boyutun ise
yaklaşık 250 mikron olması istenmektedir. Ateşe dayanımları nedeniyle, kromit,
silimonit ve korundum gibi safsızlıklar istenmezken, nem miktarının % 0.5'i
aşmaması istenmektedir.
3.2 Döküm Sanayi
Döküm
sanayinde kullanılan kuvars kumu minimum %95 - 96 Sİ02 içerikli olmalıdır.
Ancak
günümüzde % 98 - 99 SİO2 gibi bir oranda standart olarak kullanılmaktadır.
Döküm sanayinde kuvars kumu kullanmanın önemli avantajı, silisin ergimiş metalden
yayılan basınca dayanması, ayrıca gazların ve buharların geçebileceği kadar
geçirgen olmasıdır.
Kumun
dokusu ve bileşimi döküm kalitesine göre değişmektedir. Genelde Fe203, CaO ve
alkali toplamı %0.6'yı aşmamalı, kızdırma kaybı %0.4, tane boyutları ise
100-700 mikron arasında, sinterleşme noktasının ise 1500 °C olması
istenmektedir.
3.3.Refrakter
Sanayi
Silis
1500 °C'ye ısıtıldığında, iyi bir refrakter özellik göstermektedir. Bu
sıcaklıkta kuvars taneleri kristobalit ve tridimite dönüşerek, erime sıcaklığını
1700 °C'ye yükseltmektedir.
Silika
tuğla yapımında ana hammadde kuvarsittir. Ancak bazı uygulamalarda, % 25'e
varan miktarlarda kuvars kumu da kuvarsit yerine kullanılabilmektedir. Düşük
kaliteli silika tuğlalar ise, toplam SİO2 içeriği %87- 96 arasında olan
kumtaşlarından yapılmaktadır.
Silika
tuğla yapımında kullanılacak kuvars kumunun ateşe dayanımının 1700 °C ve daha
yüksek değerlerde olması istenmektedir. Semi-silika refrakter tuğlalar ise
toplam % 78 - 92 SİO2 içeren kum + kil karışımlarından yapılmaktadır.
3.4. Silikon
Karpit
Yine
sanayide önemli bir ürün olan silikon karpit, kuvars kumu ve petrol kokunun
elektrik ocaklarında 2400 °C'ye ısıtılması ile elde edilmektedir. Bu sektörde,
kullanılan kuvars kumunun % 99 SİO2 içerikli olması ve Fe203, AI2O3
içeriklerinin % 0.1'den az olması istenmektedir. Ayrıca ürün CaO, MgO, P2O5
içermemeli uniform tane boyutuna sahip olmalıdır.
Silika
bazik refrakter, bazik yöntemle çelik üretiminde daha büyük oranlarda soğuk
hurda kullanılmasını sağladığından oldukça önemlidir.
5.
İÇ VE
DIŞ PAZARLAMA
Bu
sektörde üretim ve tüketim genellikle ihtiyaca göre yapıldığından ve
rezervlerin de bugün için mevcut talebi karşılayacak nitelikte olmasından
dolayı, ithalat ve ihracat çok hareketli değildir. Genellikle kuvars kumu
olarak ihracat olmamasına karşın, mamul halde cam ve cam ürünleri olarak
ihracat Türkiye'de Cam Sanayi İçin Kuvars Kumu Üretimi oldukça yüksektir.
Türkiye'de
kuvars kumu üreten kuruluşların başında Türkiye Şişe Can Sanayi A.Ş ve Hüseyin
Keçeci gelmektedir. Ayrıca Kale Cam Sanayi, Kaleterasit kuvars kumu
üretmektedir.
Türkiye
Şişe Cam Fab. A.Ş., ilk yıllarda ülkenin ihtiyacını karşılayacak şekilde üretim
yapmaktaydı. Daha sonra dış pazarlara yönelmesiyle, mamul ürün olarak Amerika,
İngiltere, İtalya, Almanya, Avusturya, Yunanistan, Suriye, Lübnan, Cezayir,
İran, Libya ve Güney Afrika ülkelerine ihraç etmektedir. Bunun yanı sıra
Fransa, Belçika, Almanya, İtalya, İngiltere, İsviçre, Mısır, A.B.D ve
Japonya'dan kuvars kumu ithalatımız da mevcuttur.
Son
yıllarda cam ürünlerinin toplam dış satım ve sanayi alanındaki yeri ve payı %
34.5'e kadar çıkmıştır. Ayrıca cam, seramik, metalürji ve yapı endüstrisindeki
gelişmeler 2000 yılında silisli kayaç tüketiminin 1,5 - 2 milyon ton arasında
olabileceğini göstermektedir.
6.
SONUÇLAR
VE ÖNERİLER
Genel olarak bu çalışma çerçevesinde
çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir:
Türkiye kuvars kumu rezervleri yaklaşık
730 milyon tondur. Söz konusu bu rezervlerin
410.000.000 tonu İstanbul bölgesine
(Şile, Çatalca, Sarıyer, Beykoz, Yalova),
267. 271.875 tonu Zonguldak bölgesine,
6.338. 773 tonu Tekirdağ bölgesine ve
37.000.000 ton ile Sinop bölgesine
aittir.
Dikkat
edileceği üzere kuvars kumu rezervlerinin büyük bir çoğunluğu % 57'lik payla
İstanbul bölgesinde yer almaktadır (İstanbul'daki kuvars kumlan, cam ve döküm
sanayinde kullanılabilir özelliktedir). Diğer %37, %5,1 ve % 1 'lik paylar ise
sırasıyla Zonguldak, Sinop ve Tekirdağ bölgelerinde dağılım göstermektedir.
Zonguldak kumlan cam sanayinde kullanıma uygun iken, Tekirdağ kumlan döküm
sanayi ve refrakter sanayi, Sinop kumlan ise renkli pişen seramik yapımında
kullanılmaktadır.
Kuvars
kumunun başlıca kullanım alanlarını cam, döküm ve refrakter sanayileri
oluşturmaktadır. Türkiye'de cam sanayi için kuvars kumu üretimi yaklaşık
750.000 ton/yıl iken, döküm kumu için talep ise 179.000 ton/yıl 'dır. Ülkemiz
ihtiyacını karşılayacak yeter derecede kuvars kumu rezervine sahip olmasına
rağmen, bazı ülkelerden kuvars kumu ithalatımız da mevcuttur. Bunun nedeni ise,
elimizdeki rezervlerin, her cins mamul madde yapımında yeterli olamamasıdır.
Özellikle züccaciye ve kristal cam yapımı için mevcut hammaddelerimiz yeterli
kaliteye sahip değildir.
Bunun
yanı sıra, Türkiye kuvars kumlarının en belirgin özelliği olan Fe2Ü3
içeriklerinin yüksek olmasıdır. Kuvars kumu ithalat değerlerimiz her sene biraz
daha yükselmektedir. 1992 yılı itibariyle kuvars kumu ithalatımız 4.885,6 ton
iken bu değer 1994 yılında 22.336,4 tona yükselmiştir. Oldukça yüksek kuvars
kumu rezervlerine sahip ülkemiz için bu hiç de iç açıcı bir durum değildir. Bu
nedenle mutlaka mevcut kuvars kumu rezervlerimizi, her sanayi dalında
(özellikle kristal yapımı ve züccaciye için) kullanılabilecek hale
getirmeliyiz.
Bu
nedenle, yeni geliştirilen proseslerden ve cevher zenginleştirme cihazlarından
yararlanmamız gerekmektedir. Endüstri - Üniversite işbirliği sağlanarak gerekli
araştırma çalışmalarına hemen başlanmalıdır.
7.
KAYNAKLAR
a) SARIGAN,
O, 'Yalıtımlı Hafif Yapı Gereç leri, Ülke Ekonomisindeki Yeri ve M..T.A'nın
Yaptığı İşler' M.T.A.
b) KIRIKOĞLU,
S, 1990, Endüstriyel Hammaddeler Ders Kitabı, İ.T.Ü Maden Fakültesi, İSTANBUL.
c) M.T.A
1989. 'İstanbul - Şile İlçesi Batısında Bulunmuş Silis Kumu Raporu', İSTANBUL.
d) M.T.A.
1989. 'İstanbul - Şile - Yeşilvadi Sırtlan Kuvars Kumu Etüd Raporu', İSTANBUL
e) M.T.A
1989. 'İstanbul - Çatalca - İhsaniyeKaratepe Mevkisi Kuvars Kumu Etüd Raporu',
İSTANBUL
f) ERDEM,N,
1995, Kişisel Görüşme, Şişe Ve CamFab. A.Ş. İSTANBUL
g) M.T.A.
1983. Tekirdağ-Saray (Safaalan)- Kilyos Kuvars Kumu Arama Raporu', TEKİRDAĞ.
h) M.T.A.
1990. 'Zonguldak - Merkez -Kardeş ler - Kokurdan Köyleri Civan Kuvars Kumu
Etüd Raporu' ZONGULDAK.
i) M.T.A
1990. 'Zonguldak - Merkez - KozluVirancık Civan Kuvars Kumu Etüd Raporu',
ZONGULDAK
EK:
GERMANYUM:
(NOT: Konumuzla ilgili bir elementtir.
Ancak çalışma konumuz bu element değil silisyumdur. Elementin özelliklerine bilgi amaçlı yer
verilmiştir.)
Germanyum,
gelişen teknoloji ile birlikte her geçen gün, önemi ve kullanım alanı artan bir
malzeme olarak ön plana çıkmaya başladı. Germanyumun özellikle, 2008 yılında
Avrupa Birliği tarafından hazırlanan ‘’Hammaddeler Girişimi - Avrupa’da Büyüme
ve İş İçin Kritik İhtiyaçlarımızın Karşılanması’’ konulu raporda geleceğin
stratejik madenleri kategorisinde gösterilmesiyle bu önem daha da artmış
gözükmektedir.
Ülkemizde
germanyum konusunda yapılan çalışmalara pek sık rastlamasak da, dünyadaki
durumu hakkında bazı bilgilere ulaşabilmekteyiz. Germanyum özellikleri
itibariyle elektrik - elektronikten, cam - optik sanayine, uzaydan savunma
sanayine, metalürjiden sağlık sektörüne kadar birçok alanda kullanılabilen bir
ürün olmakla birlikte, ilerleyen teknoloji ile oluşacak talep artışıyla
gelecekte adından daha fazla söz ettirecek gibi gözüküyor.
Doğada
Bulunuşu Germanyum nadir elementlerden olup, yer kabuğunda % 0,004 - 0,0007
oranında bulunur. Yer kabuğunda yoğun olarak bulunmadığından elde edilmesi
oldukça zordur. Yer kabuğunda bulunan elementler arasında miktar olarak otuz
altıncı sırada yer almaktadır. Hiçbir zaman serbest halde bulunmaz. Germanyum,
argyrodit (4Ag2S.GeS2) mineralinde % 6 - 7, canfieldit mineralinde (4Ag2S
(Ge,Sn)S2) % 1,8, ultrabasit mineralinde (11Ag2S 28PbS 3GeS2 2Sb2S3) % 2,05,
germanit (7CuS.FeS.GeS) mineralinde % 8,7, renierit
(Cu42Fe16Ge6Zn3.5(As+Sn)1.5S64) mineralinde ise % 5 - 7, fleischerit
mineralinde (Pb3Ge2[(OH)4(SO4)2] 4H2O) % 6,7, itoit mineralinde
(Pb3[GeO3(OH)2(SO4)2]) % 7 oranında bulunmaktadır.
Germanyum
genel olarak iki kaynaktan elde edilir:
1- Çinkodan
yan ürün olarak elde edilen germanyum sülfür (GeS2), hidrojen veya karbon ile
indirgenebilmektedir.
2- Yumuşak
katranlı maden kömürünün yakılması sırasında yan ürün olaraK alınabilmektedir.
Yukarıda
belirtilen kaynaklardan germanyumun oluşturulabilmesi için uzun işlemler
gerekmektedir. Bu iki evrede oluşturulan germanyum henüz saf değildir.
İçerisinde bazı yabancı maddeler bulunur. Germanyumun kullanılabilmesi için
önce içindeki yabancı madde oranının 1/108’in altına düşürülmesi gerekmektedir.
Bunu sağlamak için de saflaştırma işlemi yapılır.
Germanyum,
sfalerit minerallerinde, kompleks bakır - çinko ve molibdenitli
cevherleşmelerde bulunmaktadır. Çinko konsantreleri gibi, çinko
konsantrelerinin sinterlenmesi sırasında meydana gelen kadmiyum (Cd) dumanları
da önemli ölçüde germanyum içermektedir.
Bu
malzeme, önemli germanyum üreticilerinin (Eagle - Picher Lead Co. of Missouri -
A.B.D. ve Union Miniere du Haut, Kananga - Zaire) hammaddesini oluşturmaktadır.
Ayrıca İrlanda’daki bazı kurşun - çinko cevherleri 20 - 30 g/t arasında
germanyum içermektedir.
Kömürlerde
de 10 ila 100 ppm arasında bulunan germanyum, kömürün yakılması sırasında baca
tozları ile gider. Taşkömürü külleri diğer küllere oranla daha fazla germanyum
içermektedir. ABD’de külleri % 6’ya kadar germanyum içeren bir linyit yatağı
mevcuttur.
Germanyumun
ekonomik olabilecek konsantrasyonları; hidrotermal sülfit formasyonları ve
sedimanter kayaçlardır.
BÖLGEMİZDEKİ KUVARS/KUVARSİT YATAKLARI
DENİZLİ KUVARS YATAKLARI
KUVARS (Qz)
1.Şirinköy
Sahası
Tenör :%
91-96.6 SiO2
Rezerv :17.500.000 ton görünür, 55.000.000 ton
muhtemel rezerv.
NOT: Jeoloji
mühendisi arkadaşın bildirdiğine göre bu ocaklar rantabl değil;
Babadağ/Karacasu Tasdelen mevkiindeki ocak daha rantabldır, dedi. Yine
Şirinköy’de kurulu Denizli Cam Sanayi Şirinköy’de mevcut olduğu söylenen kuvars
yatağı nedeniyle bu bölgede kurulmuşsa da
ihtiyaç duyduğu kuvarsı Şirinköy sahasından değil, Aydın/Çine’den ve
diğer ocaklardan ŞişeCam’ın bir iştiraki olan Camiş Madencilik A.Ş’nin yaptığı
merkezi ihaleleler yoluyla temin etmektedir.
2.Babadağ/Karacasu
Tasdelen mevkii
NOT: Jeoloji
mühendisi bir arkadaştan alınan bilgiye dayalı. Bir vatandaş basit bir işletme
ile madeni kırmakta ve pazarlamaktadır. Resmi bir tahsis söz konusu değil.
NOTLAR:
NOT 1:
Jeoloji mühendisi bir arkadaşın
bildirdiğine göre Şirinköy ocağı rantabl değil; Yine Denizli cam’da çalışan bir
mühendis arkadaş da Şirinköy’de kurulu Denizli Cam Sanayi, Şirinköy’de mevcut
olduğu söylenen kuvars yatağı nedeniyle bu bölgede kurulmuşsa da ihtiyaç duyduğu kuvarsı Şirinköy sahasından
değil, Aydın/Çine’den ve diğer ocaklardan Şişe Cam’ın bir iştiraki olan Camiş
Madencilik A.Ş’nin yaptığı merkezi ihaleleler yoluyla temin etmektedir, dedi.
NOT
2:
Yine
metalurji mühendisi arkadaş, MTAE’nün bilgi bankasında yer almasa da Babadağ/Karacasu, Tasdelen mevkiinde bir kuvars ocağı mevcuttur ve bu ocak daha
rantabıldır, dedi.
Ayrıca bu ocakta bir vatandaş gayri
resmi basit bir işletme ile madeni yerinde kırmakta ve pazarlamaktadır. Resmi
bir tahsis söz konusu değildir diye ilave etti.
NOT
3: Sayın Ahmet Aydın Hocam’a:
Denizli
Cam’da çalışan mühendis arkadaş, kuvars aramak için boşuna yorulmayın, ben
bizim kullandığımız kuvarslardan senin istediğin kadarını (30-40 kg) temin
ederim ve menşeini de bildiririm. Daha
sonra ihtiyaç duyacak olursanız bildirdiğim ocaktan gerisini temin edersiniz,
sen bana granül büyüklüğünü öğren, yeter, dedi.
Bana granül büyüklüğü önemliyse (bir aralık dahilinde) bildirirsen sevinirim. En kısa zamanda
elinizde olacak. Saygılar.