Bugün senin için empati yaptım. Duygulandım.
Gözlerim yaşardı.
Öğrenim amaçlı bir süreliğine Almanya’da da bulunmuş
küçük kızımla yaptığımız sohbette konu, döndü dolaştı güncel siyasete geldi. “Bu ülke artık yaşanmaz hale geldi. Kutuplara
mı gitsek” gibi bir söz etti.
Ben de, sen, “dışlanmışlık”
duygusunun nasıl bir duygu olduğunu kısa süreliğine gittiğin Almanya’da
yaşadın. Dışlanmışlık duygusuyla, anavatanında yaşadığın gibi hiçbir yerde
yaşayamazsın,” dedim ve Denizli merkezde, Akçeşme Cami yanındaki bir köftecide
başımdan geçen bir olayı anlattım.
Bu olayı sana da anlatmak istiyorum.
Köfteciye yarım ekmek içi köftemi söyledikten
sonra bir masaya oturdum. Oturduğum
masada bir kişi daha yemek yiyordu. Dükkanda bizim masadan başka bir masa daha
vardı ve o masada da bir kişi yemek yiyordu.
Köftecinin de katılmasıyla söz siyasetten açıldı.
Sohbete yan masada oturan kişi de katıldı. Benim masada oturan ise sadece
dinliyordu. Söz döndü dolaştı “Kürt sorununa” geldi,. Tartışmada Kürtlere karşı
olumsuz en ufak bir kelime dahi edilmedi. Ancak buna rağmen benim masada oturan
ve sohbete katılmayan kişi adeta sindi. Kendini saklamaya çalıştığı o kadar
belli oluyordu ki. Konuşmamızdan rahatsız olmuştu. Onun bu halini görünce ben
de rahatsız oldum ve ne iş yaptığını
sordum. Bana Acıpayam asfaltı üzerinde inşaat malzemeleri sattıklarını söyledi.
Kendim Acıpayamlı olunca ona “Yoksa sen
de mi Acıpayamlısın,” dedim. O, yine aynı sıkılganlıkla “Abi ben Siirtli’yim” dedi. Ben tekrar “Hiç Kürde
benzemiyorsun, Türkçen mükemmel,
Türk müsün yoksa?” diye sorduğumda, “Yok abi, ben Kürdüm, çok küçükken Denizli’ye gelmiş babam. Uzun
zamandır Denizli’de yaşıyoruz,” dedi.
İşte o zaman anladım, köyünden, evinden uzak
yaşamanın insanlarda nasıl bir duyguya sebep olduğunu. İşte o zaman empati
yaptım. O Kürt kardeşimin Denizli’de yaşamını sürdürürken “dışlanmışlık”
duygusu altında nasıl ezildiğini
benliğimde hissettim. Kızımın Almanya’da yaşadığı “dışlanmışlık
duygusunu” işte o zaman anladım.
Almanya’da bir kafede oturan Almanların, örneğin
işsizlik konusunda Türkler aleyhine yaptıkları
konuşmaya kulak misafiri olan bir Türk işçinin dışlanmışlık duygusunu
yüreğimde hissettim.
Köftecide bizi dinleyen Kürt kardeşimin de
Almanya’da, kafedeki Türk’ten bir farkı yoktu.
Bu gün sabah, oyunu kullanmak için İstanbul’dan
Denizli’ye gelen kızımla sabah kahvaltıda
bunları konuşurken bu duygularla
gözlerim yaşardı.
Ey Kürt kardeşim senin için ağladım. Bunu da
burada açık yüreklilikle yazarak
açıklama gereği duyuyorum. Bu vatan senin de vatanın. Senin de öldüğünde
gömüleceğin o bir karış toprak parçası bu vatanın sınırları içinde. Nasıl Yemen’de,
Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda bu ülke için birlikte canımızı ortaya
koymuşsak, birlikte yaşamanın koşullarını da birlikte oluşturacağız.
Biliyorum, sen AKP ile BDP arasında sıkışmış
kalmışsın. Sen de çocuklarının dağa çıkmasını, dağda ölmesini istemiyorsun. Bunu
Türk anaları da istemiyor. Zaten hangi ana çocuğunun ölmesini ister. Bunun
farkındasın değil mi?
Ancak senin için de Türk vatandaşları için de çare
AKP değil. Çare BDP hiç değil. AKP, sizi senelerden beri çözüm süreci adı
altında aldatmaktadır. BDP ise çocuğunu dağa götürmekte ve eline silah verip
geleceği birlikte inşa edeceğin Türk kardeşlerini öldürtmekte.
Kaç senedir bu böyle. Sen söyle 30, ben diyeyim 50
sene. Daha ne kadar sürecek bu çatışma. Daha kaç ana ağlayacak kuzularının
ardından.
Ben sana söyliyeyim.
Ülkede sağ partiler ülkeyi yönetmeye devam
ettikleri sürece bu kan ve göz yaşı sona ermeyecek. Lütfen bunu gör. Bu partilerden kimisi din iman diye tutturmuş,
ama ne dinle ne imanla hiç alakası kalmamış, ülkeyi soymuş soğana çevirmiş, bir
de üstüne soygunlarını örtmek için ülkeyi yangın yerine çevirmekten çekinmiyor.
BDP’yi ise sen benden daha iyi biliyorsun. Elinde silah. Dağda çocuklarını
ölüme yatırmış.
Değerli Kürt kardeşim,
Şu anda sosyal demokrat bir parti olma yolunda
hızla ilerleyen Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde ulusalcı ve militarist az da
olsa bazı unsurlar var. Bunu ben de biliyorum. Sen de bunlara bakıp Cumhuriyet
Halk Partisi’nden uzak duruyorsun. Bunların hiç biri CHP’nin kurumsal bakışını temsil etmemektedir.
Belki bilmiyorsun, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kürt
vatandaşlarımızın sorunları ve çözümleri konusunda en kapsamlı, en bilimsel
araştırmayı hazırlayan ve projelendiren bir parti olduğunu sana söylememe
lütfen izin ver.
Özetle söylemek gerekirse, AKP ya da BDP. Bunlardan herhangi birini destekliyorsan
“Sen yanlış yerde duruyorsun.” Senin
sorunlarının çözümü, sosyal demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, insan
haklarından, ifade ve inanç özgürlüğünden, yani Cumhuriyet Halk Partisi’nden
geçmektedir. Senin siyaset kanallarını tıkayan, senin siyaset yapmanı
engelleyen her türlü fiili ve hukuki
engelleri kaldırmak ancak sosyal demokrat bir iktidarda mümkündür.
Şu anda senin siyaset yapmanı engelleyenler, bil
ki senin dağa çıkıp, dağda çocuklarının ölmesini isteyenlerdir. Bunların
farkına var ve seni sahiplenen, senin de
bu ülkenin öz vatandaşı olarak kabul eden partine, Cumhuriyet Halk Partisine
destek ol.
Yakında Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için 30 Mart yerel
seçimlerinde AKP herşeye rağmen önemli bir başarı elde etmiş görünüyor. Şimdi
elde ettiği bu oy oranlarının verdiği güçle Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığına
aday olacaktır. Ancak Eldeki %45 oy oranı onu cumhurbaşkanlığına taşımaya
yetmeyecek ve senin kapını çalacak bana oy ver diyecektir.
Sevgili Kürt kardeşim cumhurbaşkanlığı seçiminde
Tayyip Erdoğan’a oy verecek misin?
Biliyorum, sana bu desteğin karşılığında senin en
demokratik taleplerinle hatta Abdullah Öcalan’la ilgili vaaatlerde
bulunabilirler. Ancak bu vaat Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilebilir
mi?
Bunun analizini gel birlikte yapalım.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Abdullah Öcalan’a
en azından şartlı tahliye yolunu açmaya çalıştıklarında AKP’nin mevcut Türk seçmenlerinin
Tayyip Erdoğan’ı desteklemeye devam edeceğine inanmak biraz safdillik olmaz mı?
AKP’nin olası bu küskünlerinin dışında
kalan seçmenlerinin oyları ile BDP/HDP’ye oy vermiş Kürt oyları Tayyip Erdoğan’ı Çankaya’ya taşımaya
yeter mi?
AKP’li Türk küskünlerin oy oranının, BDP/HDP’li
Kürtlerin oy oranlarından az olması halinde bu mümkündür. Aksi halde bu mümkün
görünmemektedir. Benim şahsi kanaatim AKP’li küskünlerin oy oranının
BDP/HDP’nin oy oranından daha fazla olacağı yönündedir. Geçmişte CHP'li Türk seçmenlerin -bana göre yanlış bir tavırla- CHP'yi baraj altına iterek parlamento dışında bıraktığını hatırla. Aynı yanlışlığın "sağ" AKP'li seçmenler tarafından daha yoğun bir şekilde yapılacağını unutma.
Bir başka olasılık Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı
seçilmesinden sonra, yani beni seçin sonra ben size bunun yolunu açacağım
demesidir.
Ancak bu ne kadar inandırıcı olur. Bu günkü anayasal
düzende cumhurbaşkanının bu sözü yerine getirmesi mümkün müdür. Buna kesinlikle
olumsuz cevap verebiliriz. Ayrıca, Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten
sonra siyasal konjöktür nasıl bir yön ve ivme kazanacaktır. Bunu bugünden
öngörmek mümkün müdür? Bence her iki olasılıkta bilinmezlerle doludur ve
gerçekleşme ihtimali çok azdır.
Sevgili Kürt kardeşim, Cumhurbaşkanlığı seçimleri
hızla yaklaşmakta ve gördüğün gibi siyasi aktörlerin pozisyonları deyim
yerindeyse saat başı değişkenlik göstermektedir. Tayyip Erdoğan’ın sana empoze
ettiği “beni seçin, gerisini merak etmeyin” tarzından hiçbir yasal temeli olmayan vaatlerinin
peşinden koşmak, sende ve Türk kardeşlerinde yeniden hayal kırıklığına neden
olacaktır. Bu hayal kırıklığı yeniden seni yönlendiren siyasi kadroların
şiddete yeşil ışık yakmasına ve Kürt ve Türk delikanlılarının ölümüne neden
olabilecektir. Geçmişte bunu, seçim öncesinde birkaç kere yaşadığımızı sakın
aklından çıkarma.
Lütfen aynı hatalara düşme.
Cumhuriyet Halk Partisi ile hak ve özgürlükler
temelinde beklediğin çözümlerin hayata geçirilebilmesi için senin de desteğine ihtiyaç var. Bu desteğini
esirgeme. Geçmişte birlikte bu vatanın kurtuluşunda nasıl birlikte hareket
ettiysek, CHP ile senin hak ve özgürlüklerinin geçekleşmesi için yine birlikte hareket edebiliriz. Birlikte
yaşamanın koşullarını kansız ve anaların gözyaşı olmadan yeniden
oluşturabiliriz.
Çok içten söylüyorum. Ben sizi seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder